Bahçeli: Küçük çocuklarımıza yönelik istismara göz yummak, böyle bir vebaya sessiz kalmak söz konusu değil.

MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, “Kadınlarımıza ve çocuklarımıza zulmedenler, taciz edenler, tecavüz edenler hem namussuzdur hem de günahkardır. Mesele çocuklarımızın istismarına göz yummak, böyle bir vebaya sessiz kalmak değildir. 6 yaşında tecavüze uğrayan kişinin sıcak gündem konusu ise “Mazlum bir insanın dramıdır. Anlamadığımız bu iğrençlikle akıl yürütmek beyhude olsa da… Konu yargıda. Failler gözaltına alındı. Hiç kimse böyle insanlık dışı bir muameleyi onaylamış sayılmaz. Zalimler şüphesiz en ağır şekilde cezalandırılmalıdır… Hiç kimse sapkınlıktan hareket ederek dinimizi sorgulayamaz.” dedi.
Devlet Bahçeli, partisinin bugün Mersin’de düzenlediği ‘2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net’ mitinginde konuştu. Bahçeli özetle şunları söyledi:
“KUVAYI MİLLİ RUH, MİLLİ AKIL BİLİNCİ, BİR TÜR CUMHURİYET İTTİFAKI OLDU”
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Türk vatanını kurtaran Kuvayı Milliye ruhu, Milli Gayret şuuru, dönemin bir nevi Cumhur İttifakı idi. Çünkü Cumhur İttifakı’nın kendisi Türk milletinin emellerinin ve özgüveninin taşıyıcısıdır. Bu ittifak, ihanetlere karşı her zaman duvarlar örmüştür, Bu ittifak, işgal ve işgal girişimlerine karşı durmuş, her girişime karşı kahramanca bir direniş göstermiştir ve bundan sonra da aynı kararlılıkla göstermeye devam edecektir. çağdaş ve müreffeh bir gelecek fikri, İttifak’ın kurşun geçirmez, tavizsiz ve boyun eğmez iradesine emanettir.
“CUMHURBAŞKANI SEÇECEĞİZ VE 28’İNCİ DÖNEM TBMM’Nİ BELİRLEYECEĞİZ”
Ve 2023’te de lider ülke Türkiye’nin mesajı, Cumhuriyetin müstesna başarıları ile bu defa taarruzdan sahaya, kuvvetten aksiyona, fikirden aksiyona, tefekkür sahasından uygulama aşamasına geçecektir. İnancımız budur, irademiz budur, gayemiz ve gayretimiz bu mukaddes gayeye yöneliktir. Bu nedenle durmayacağız, en ufak bir durgunluk belirtisi göstermeyeceğiz. 2023 tüm bu söylediklerim için bir kader ve karar yılı. 2023’te tarihi bir seçim yapacağız. Hem cumhurbaşkanı seçeceğiz hem de 28. Dönem TBMM’ni belirleyeceğiz. Artık bütün yollar 2023 seçimlerine çıkıyor. Zaman an be an yaklaşıyor, çember günden güne daralıyor. Adayımız belli, kararımız belli. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Hedefimiz, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık farkla yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hem milletvekili sayısı hem de siyasi destek açısından çok güçlü bir MHP ve Cumhur İttifakı’nın ortaya çıkmasıdır. .
Zillet ittifakı oyun içinde oyundur. Bu bir rezalet ittifakı, bir övünme rüzgarı, bir dedikodu yatağıdır. Bu ittifakı oluşturan proje partilerinin tek amacı Türkiye’nin ilerlemesini durdurmak, önünü kesmek, yükseliş seferberliğini tartışmaya açmaktır. CHP ve Altı Masa tamamen yabancıların kontrolünde. Bilhassa kayyumların eline geçen CHP gerçeği bir ikaz mahiyetinde karşımızdadır. Geleneğinden ve siyasi gerçeklerinden bu kadar kopuk bir partinin, ithal danışmanlara, milyon dolarlara bel bağlaması, milletimizin yanında olması mümkün değildir. Kılıçdaroğlu pusulayı kaybetti, yönünü kaybetti, yolda bulduklarını değiştirdi. Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’ye Amerika ve İngiltere’den bakan, milletimizin hassasiyetleriyle tamamen ters düşen kiralık hocaları, Atatürk’ün partisinin pilotları oldular. Bu tatsız manzara, çürümüş siyasetin somut örneğidir. Bu çirkin sahne, sömürgeleştirilmiş bir partinin acıklı hikayesidir. Parayla nasihat alanlar yarın her kıymetini parayla satar. Haliyle CHP’nin 3 Aralık 2022’deki vizyon toplantısı teslimiyetin vitrini ve eskimişliğin yıkımıdır. Vizyon olarak nitelendirilen ne varsa milletimize uzak ve yabancıdır, millî hayatın gerçeklerinden kopuktur ve bağdaşmaz. CHP’li ekonomi Vizyon diye bir şey yoktur. Çünkü bu partinin misyonu Türkiye’yi yıkmak ve parçalamak, vizyonu ise emperyalizmin siyasi devre mülkü olmaktır.
“BİNLERCE KM UZAKTAN BAĞLI DANIŞMANLARA İHTİYACIMIZ YOK”
Kılıçdaroğlu, küçülmeyi ve saçma sapan durumlara düşmeyi normalleştiren “vizyon” adlı sahne şovunda yeterince istikrarını ve otokontrolünü kaybetmişti. Davulları boyunlarına astılar, tokmağı yabancı danışmanların eline verdiler. Onların durumu da aynen bu şekildedir. CHP ekonomideki vizyonsuzluğunu belgelendirirken, MHP ‘Ekonomik Büyüme, Toplumsal Kalkınma ve Milli Bütünleşme’ bağlamında ‘Geleceğin Ekonomik Vizyonu’nu aylar öncesinden saygın akademisyen ve uzmanlarımızın katkılarıyla hazırladı. Kılıçdaroğlu ve paydada buluşan ortaklar bilsinler ve duysunlar ki vizyon bu kadar değil, böyle olacak. Binlerce kilometre uzaktan çevrimiçi bağlanan danışmanlara ihtiyacımız yok. ‘İnsanlar teknolojiyi görmeli’ diyen Kılıçdaroğlu, sandıkta gününü görecek. Biz bize yeteriz, bu milletin çocukları her başarıya ulaşabilecek nitelikte, kalibrede ve kabiliyettedir. CHP yönetiminin sırtını döndüğü, yok saydığı, aziz hatıralarını bir kenara koyduğu, emanetlerini ayaklar altına aldığı, adını dahi unutturduğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Hangi istiklal yabancıların tavsiyesi ve planlarıyla yükselir’ diyordu. yabancıların? Tarih böyle bir olayı kaydetmedi.’
“ ONLARIN PLANLARI VARSA, ALLAH’IN BİR PLANLARI VARDIR”
Kılıçdaroğlu, tarihin yazmadığını kazanmak için mücadele ediyor. Kaybettiği değerleri karanlıkta, loş ışıklar altında arar. CHP yönetimi, dersini tarihten değil, tarihimize iftira atan Türk ve İslam’ın azılı düşmanlarından almıştır. Bu prestij ile CHP hastadır, bu hastalığın adı işbirliğidir. Vizyonumuz milletimizin vizyonudur. Vizyonumuz Türk tarihinin yol haritasıdır. Bizim aklımız yerli, milli ve bizim ne vizyonla, fabrikasyonla, ısmarlama projeyle işimiz olacak, ne işimiz olacak. CHP’nin sular altında kalan teknesi batmak üzere. Dış güçlerin limana yanaşma çabaları da nafiledir. Ne maaşlı sömürge danışmanları, ne küresel güçler, ne çıkar çeteleri, ne organize suç örgütleri, ne de Haçlı emelleri bu CHP’yi kurtaramayacak. Onların Jeremy Rifkin’i varsa bizim de Mehmet’lerimiz, Osman’larımız, Hasan’larımız, Ali’lerimiz, Ayşe’lerimiz var ve onlar milletimizin temiz evlatlarıdır. Onların bir planı varsa Allah’ın da bir planı vardır.
“KÜÇÜK YAŞLARIMIZIN İSTİSMARINA ŞARTLANDIRMAK BÖYLE BİR YER KARŞISINDA SUSMAK MESELESİ DEĞİLDİR”
İnsan onuru her şeyin üstünde ve ötesindedir. Kadınlarımıza ve çocuklarımıza zulmedenler, taciz edenler, tecavüz edenler hem gururludur hem de günahkardır. Küçük çocuklarımızın istismarına izin vermek ve böyle bir vebaya sessiz kalmak söz meselesi değil. Bugünlerde sıcak gündemin en önemli konusu 6 yaşında tecavüze uğrayan mazlum bir insanın dramı. Anlamadığımız bu iğrenç şeyle akıl yürütmek beyhude olsa da. Konunun bir diğer ayıp ve ahlak dışı yönü de CHP’nin bu istismarı siyasi malzeme haline getirmesidir. Konu yargıda. Failler gözaltına alındı. Böylesine insanlık dışı bir muameleyi kimsenin tasvip etmesi düşünülemez. Suçlular şüphesiz en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Kılıçdaroğlu’nun milletvekilleriyle birlikte Adalet Bakanlığı’nın kapısında durarak bu ciddi sorunu gerçek anlamından soyutlayıp siyasi hesaplaşma noktasına getirmesi başlı başına sorumsuzluktur. CHP yönetimi ve rezil partiler, mazlum kardeşimizi alenen kullanmaya kalkmış, bildiğimiz yürek burkan vahşeti dindar ve muhafazakâr insanlarımızı suçlama aracına çevirmiştir. Hiç kimse sapkınlık üzerinden dinimizi sorgulayamaz.
“‘İSTİBDAT İNDİR, YAŞASIN HÜRRİYET’ DİYEN AYMAZLARA SOFLE VERENLER DIŞ KAYNAKTIR”
Hiç kimse bir insanlık suçunu basamak taşı yaparak inancımızı ve inanan insanlarımızı zan ve şüphe altına alamaz. Kimsenin böyle bir çirkinliğe hakkı yoktur. Kararın sonucunu sabırla beklemeliyiz. CHP yönetiminin adalet ve hukuk konusunda derin bir sorunu var. Kılıçdaroğlu ve rezalet ortakları sanki Türkiye’de hukuk yokmuş gibi konuşuyorlar. ‘Kahrolsun zulüm, yaşasın özgürlük’ diyen aymazlara sufle verenler yabancı kökenlidir, fitne cephesinde buluşan kötülerdir. Türkiye’de zulm olsaydı, Kılıçdaroğlu ve şirketi her seferinde devlete ve millete meydan okuyabilir miydi? Türkiye’de zulüm olsaydı, rezil ittifak el sıkışıp fitne çıkarabilir miydi? Zorbalığın olduğu yerde demokrasi olur muydu? Bu kadar ihanet ve düşmanlık ortalıkta dolaşabilir mi? Adalet herkes içindir, hukuk herkes içindir. Üstelik hiç kimse kanun önünde ayrıcalıklı bir konuma sahip olmayacak.
“İMAMOĞLU’NUN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLARAK BOYUNCA SİYASİ BAİZRGAN ALTINCI MASAYA DİNAMİT ATTI”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na 14 Aralık 2022’de 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesinin ardından Saraçhane tiyatrosunu düzenleyenlerin devlete, hükümete ve Türk yargısına saldırısı en hafif tabirle; fırsatçı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bir suç işlediyse elbette sonuçlarına katlanmak zorundadır. Bu kişinin ne avantajı var? Bu kişinin hukuki sorumsuzluğu diye bir şey var mı? Şimdi ise mahkeme kararı açıklanmadan halkı Saraçhane’ye davet eden Başkan ve sonuç açıklanmadan aceleyle yola çıkan İP Başkanı, Altı Masa’da Saraçhane’yi dayatmak ve Kılıçdaroğlu’na operasyon düzenlemek için harekete geçti. Birbirine dalaşanların, yargı kararını kucaklayıp sevinç çığlıkları ile karşılayanların, yargı kararlarını sevinç çığlıkları ile karşılayanların görmemek için sadece kör olmak değil, aklî ve akli melekelerini de kaybetmek gerekir. ‘Daha yeni başlıyoruz’ diyor, gizli işler yapıyoruz. İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkarmaya çalışan, Kılıçdaroğlu’nu dolandırmak için her durumu fırsata çevirmeye çalışan siyasetçilerin Altı Masa’ya dinamit attığı ortadadır.
Bu tipler siyasetin en güvenilmez figürleridir. Kılıçdaroğlu’nu tuzağa düşürmek için manevra yapanlar, CHP’ye oy veren kardeşlerime en güzel cevabı vereceklerdir. Saraçhane kumpası tutmaz. Türk milleti, sakat kurbanlara, ucuz kahramanlıklara, kağıttan kaplanlara, siyaseti mahkeme salonlarından çıkarmaya çalışan bukalemun siyasetçilere değer vermiyor, saygı duymuyor. Parti başkanlarının Altı Masa’daki çürütme konuşmalarını kimse dikkate almadı, almadı da. Yargı kararını benimseyen ve ‘bu bir fırsat’ diyerek ağzına geleni atan Saraçhane’deki siyasetçilerin alayları bir anda samimiyetsizleşiyor. Mersin’den Altı Masa’ya bir kez daha sesleniyorum: Bu yıl sekiz kez görüştünüz ama henüz cumhurbaşkanı adayı belirlemediniz. Milletimiz bu orta oyundan bıktı.
“TÜRKİYE BİRBİRİNİ HAREKET EDEN TARAFLARA KAYIT OLABİLİR Mİ”
Saraçhane’de cumhurbaşkanı adayınızı açıklayamadığınıza göre bu gecikmiş açıklamayı lütfen bu ay sonunda yapacağınız toplantıda yapın. Korkacak, saklanacak, sıkılacak, utanılacak bir şey yoksa ‘Bu bizim başkan adayımız’ deyin. Kılıçdaroğlu’nu mancınık yerine getirme, İmamoğlu’nu cilalama arayış ve amacının cumhurbaşkanı adaylığı sorunuyla ilgili olduğu kesin. ABD’den bazı Avrupa ülkelerine, terörist Demirtaş’tan FETÖ’ye, HDP’den PKK’ya Türkiye karşıtı her odak, rezil partilerin arkasındadır; Bu gerçeği bilmeyen, duymayan, görmeyen yoktur. Maskeler düştü. Zillet ittifakının ipi piyasaya çıktı. Türkiye birbirine karşı hareket eden taraflara emanet edilebilir mi?
“ ALGI OYUNLARINA OYNAYANLAR KAPILARI TAKİP EDER”
Birbirine yan gözle bakan, omuz atan, geri döndürmeye çalışan acı ittifakın adalet ve hukukun sözlerine kanan olur mu? Kılıçdaroğlu, panik ve endişe içinde, milli iradeyi yeniden inşa edeceklerini söyledi. Sayın Kılıçdaroğlu, bunu nasıl yapacaksınız? Milli iradeyi yeniden inşa etmek nedir bilir misiniz? Adaysanız çıkın söyleyin; Cesur ol, cesur ol, korkma, kaçma, saklanma. Eğer kendinize güveniyorsanız, yapacağınız ilk şey Altılı Masa’yı feshetmek, bağımsızlığınızı teyit etmek ve ardından cumhurbaşkanı adaylığınızı ilan etmektir. Yanında sizi kafese tıkmayı planlayanlara, ayağınızı kaydırmak için uygun ortamın peşinde koşanlara kulak asmazsanız, dost olarak gördüğünüz kişiler kısa sürede çöpü dolduracaktır. Zillet ittifakı birbirini öldürürken, adaylık pazarlığı kızışırken, Cumhur İttifakı’nın adayı emin ve kararı bellidir. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Algı oyunlarına kalkışanların coşkusu ise boğazda kalır. Cumhur İttifakı, Cumhuriyetin 100. yılında demokrasinin muazzam zaferiyle Türk ve Türk Yüzyılının temellerini atacaktır.